Ofiste bilgisayarın başındayım yanımda da anneannemin bahçesinden gelen hazine poşedim var. İçinde kiviler ve kamkatlar var. Annemin Rize’den getirdiği kamkatları ofis arkadaşlarımla birlikte yiyorum. Bu kamkatla ilk tanışmam. Mini minnacık portakal görünümünde hafif ekşimsi ve kabuğuyla yenen turunçgiller ailesinden bir meyve. Annem kabuğuyla ye diyince önce bir kaldım, cidden ağzına atıp yiyince bana da cesaret geldi, tadını da beğendim sonra çerez gibi yemeye başladım. Bilim dünyasında fortunella olarak anılıyormuş. İnternette biraz araştırma yapınca öğrendik ki Fortunella adını, 1812 - 1880 yılları arasında yaşamış İskoçyalı bahçecilik uzmanı Robert Fortune'un soyadından köken alıyor. Robert Fortune, Çin'de yaşadığı yıllarda sürekli ilginç bitkileri toplamış ve İngiltere'ye dönüşünde de bu koleksiyonunu beraberinde getirmiş. Batı dünyası, bu birikimin içinde yer alan kamkatla, Fortune sayesinde tanışmış. Onu onurlandırmak amacıyla, bu bitkilerin cins adına Fortunella deniyor. Dünya halkları arasında da "kumquat ya da komquot" adlarıyla anılan meyveye"altın portakal" diyenler de var. Çin,Amerika ve Japonya’da yaygınmış. Hatta Amerika’da içkinin yanında servis ediliyormuş.
Kamkattan sonra sıra anneannemin kivilerine geldi ohh çok lezzetli çok canlılar. Rize’ye gitmiş kadar oldum. İnsanın kendi bahçesinin meyvelerini sebzelerini yemesi biz şehir insanları için ne kadar büyük bir lüks. Çocukken dayımın kivi fidanlarını diktiğini hatırlıyorum. Büyüyünce bu meyve ağaçlarından bol bol yiyeceksiniz yavrum demişti. O zaman bana o kadar uzak gelmişti ki.. Ağaçlar büyüyecek, biz büyüyeceğiz de ağaçlar meyve verecek ve yiyeceğiz.. Zaman çok çabuk geçiyor…Yiyoruz…
0 yorum:
Yorum Gönder